Gündem:
Hepimizin bildiği gibi enstitümüz artık “yeni kurulduğu için eksikleri olan bir yükseköğretim kurumu” denmeyecek kadar büyüdü. Ancak -ne yazık ki- hala fiziksel ve sosyal anlamda ihtiyaçlarımıza cevap verememekte. Özellikle de sosyal anlamda… Gerçi yurtların- nihayet- açılmış olması barınma imkanı sağlamasının yanında sosyal ilişkileri de güçlendirecektir. Ancak, sadece bilime gömülmüş bir kampüs havasından çıkmamız için en önemli dayanağımız yine kendimiz olmalıyız. Bugüne kadar küçük bir kesim dışında öğrenci topluluklarına destek vermeyen öğrenci, akademik ve idari personele düşüyor asıl iş. Çünkü şunu unutmamalıyız ki pozitif bilimle uğraşılan bir kampüste bile bireylerin ilgi alanlarını ortaya çıkarmaya ve bu alanlarda ortak üretimi gerçekleştirmeye çabalayan öğrenci toplulukları desteklenmeli ki bireyler mutlu olsunlar, kampüsle bütünleşsinler. Bunun akademik başarıyı artırma konusunda da etkili olacağını düşünüyoruz. Türkü Kulübü üyeleri,zaman zaman ilgisizlikten dolayı şevkleri kırılsa da, 2002 yılından beri kampüsümüzde bunu çabalamaktadır. Yinelemekte fayda var: Sadece beton yapılardan oluşan bir kampüsten kurtulmamız için herkesin taşın altına elini koyması ve mevcut öğrenci topluluklarına destek vermesi gerekir. Bunları yazmaktaki amacımız kimseyi suçlamak değil, hepimizin bildiği tabloya uüzeysel de olsa bakabilmek. Ancak bu şekilde sorunlarımıza somut çözümler getirebiliriz. Unutmayalım ki, üniversite öğrencisi olmak sadece eğitim ve öğretim sağlayan bir kurum içerisinde bulunmak değil, aynı zamanda sosyal içerikli konulara el atarak yaratıcılığı ve öğrenci potansiyelini ortaya çıkarmaktır. Hep birlikte daha iyi bir kampüs yaratabilmemiz dileğiyle…
“Bir ülkenin türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür.”
William Shakespeare